METEM Konferans Salonu’nda düzenlenen panele, akademisyenler, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Kahta Eğitimle Diriliş Derneği tarafından, ‘İslam Medeniyeti Havzalarından Endülüs’ paneli düzenlendi. METEM Konferans Salonu’nda düzenlenen panele, akademisyenler, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Eğitimci Mehmet Ali Çetin’in yönettiği panele, konuşmacı olarak Eğitimci Bilal Akgül ve Eğitimci Fuat Yılancı katıldı. İslam medeniyetinin oluşum sürecinin Medine’de başladığını belirten panel yöneticisi Eğitimci Mehmet Ali Çetin, Emevilerle yükseliş dönemine girdiğini, Abbasiler ve Endülüs’te zirve noktasına ulaştığını dile getirdi. Eğitimci Çetin, “İslam anlayışının neticesidir ki parlak dönemlerinde en büyük kütüphanesine (Takriben 400.000 ile 1.000.000 cilt kitap),471 cami,213.077 ev, 60.300 resmi konuta,80.455 iş yerine sahip olan Kurtuba+ şehri 1.000.000 nüfusuyla zamanının tartışmasız en büyük şehirlerinden biri haline gelmiştir” şeklinde konuştu. “KÜTÜPHANESİNİN ZENGİNLİĞİ KİŞİLERİN ‘ELİT’ KABUL EDİLMESİNİN ÖLÇÜTÜ OLARAK GÖRÜLMÜŞTÜR” Endülüs Havzası ile ilgili genel bir çerçeve çizen Eğitimci Bilal Akgül,Endülüs’ün 711 ile 1492 yılları arasında Müslümanlar tarafından yönetildiğini, burada muazzam bir medeniyet inşa edildiğini, bundan dolayı da 9. yüzyılın Doğu Müslümanlarının yüzyılı, 10. Yüzyılın ise Batı (Endülüs) Müslümanlarının yüzyılı olarak kabul edildiğini söyledi. Eğitimci Akgül, “Kütüphanesinin zenginliği kişilerin ‘elit’ kabul edilmesinin ölçütü olarak görülmüştür. Şahsi kütüphanelerdeki kitap sayısının 400 binlerle ifade edilmesi, nerede ise her mahallede zengin kütüphanelerin oluşturulması bu anlamda dikkate değerdir. İlim erbabı için kurulan kitap çarşıları meşhurdur. Buraya dünyanın dört bir tarafından gelen kitaplar ve kitap meraklıları için bir buluşma mekanı haline gelmiştir” dedi. “EĞİTİM SİSTEMİNİN HAZIRLANMASINDA DEVLETİN MÜDAHALESİNİN ZAYIF” Eğitim sisteminin hazırlanmasında devletin müdahalesinin zayıf olduğunu söyleyen Akgül,Endülüs ‘te yapılan eğitimde dinin temel hedeflerinin eğitimin de temel hedefleri olarak tespit edildiğini, bundan dolayı da eğitimin ilk aşamalarında Kur’an öğretimine ve dini bilgilerin tedrisine önem verildiğini ifade ederek, “Eğitim sisteminin hazırlanmasında ve uygulanmasında devletin herhangi bir rolünün olmaması, bu ve benzeri konulardaki inisiyatifin tamamen müderrislerde ve halkta olması dikkat çekicidir. Eğitimin ihtiyaçlarının karşılanmasında vakıf sisteminin ve halk desteğinin merkezi rol oynadığını da özellikle belirtmek gerekir. Ekonomik açıdan mevcut yönetimlerin desteğine gerek kalmayacak bir sistem geliştirilmesi, araştırma, üretme ruhunun tetikleyici unsurları arasında sayılmıştır. Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie, ‘Endülüs’ten otuz kitap bize kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında olurduk’ ifadesi dikkate değerdir.” Şeklinde konuştu. “ENDÜLÜS’TE BİRÇOK BİLİM ADAMININ YETİŞTİ” Endülüs’te birçok bilim adamının yetiştiğini burada temsili olarak İbn Hazm, İbn Tufeyl ve İbn Rüşd ile ilgil bazı değerlendirmelerde bulunan Eğitimci Fuat Yılancı, “İslam aleminde itikadi görüşleri ayrıntılı bir şekilde inceleyip eleştiren önemli bir alim olarak kabul edilir. İbn Hazm'a göre Kelamcılar, Kur’an ve sünnetin yanı sıra Mantık ve Felsefe bilmediklerinden itikadi esasları kanıtlamada ve savunmada yetersiz kalmışlardır. O’na göre itikadi konularda felsefe ve mantık bilmek şarttır. Tüm hayatını fikri ve siyasi mücadelelere veren İbn Hazm, inandığı değerler uğruna hapse atılmış ve büyük sıkıntılara katlanmış, eserleri gözleri önünde yakılmasına rağmen fikirlerinden asla ödün vermemiştir. İbn Hazm 72 yaşında bu alemden göç etmiştir”dedi. “HAYY BİN YEKZAN” İbn Tufeyl’in işraki felsefenin Endülüs'teki en önemli temsilcilerinden olduğuna dikkat çeken Eğitimci Yılancı, “İbn Tufeyl, 1106'da Gırnata'da doğdu. 1186'da Marakeş'te vefat etti. Uğraştığı ve eserler verdiği konuların tıp, felsefe ve astronomidir. Günümüze ulaşan ve tüm dünyada tanınmasını sağlayan eserinin ise Hayy bin Yekzan’dır” şeklinde konuştu. “ÖMRÜ BOYUNCA SADECE İKİ GECE KİTAP OKUMAMIŞTI” Eğitimci Yılancı, “İbn Rüşd, bütün ömrü boyunca sadece iki gece kitap okumamıştı. Biri evlendiği gece diğeri de Kadı olan babasını kaybettiği geceydi. İbn Rüşd, Felsefesini, felsefe din üzerinde temellendirmeye çalışmıştır. O, Meşai'lerden farklı olarak felsefe açısından dinin değil, din açısından felsefenin meşruiyetini ve konumunu belirlemeye çalışmış. Kuvvetli imana sahip olmanın yani inanmanın akletmek, anlamak ve bilmekten geçtiğini söyleyerek din ile felsefenin uzlaştığını ileri sürmüştür” Dedi. Panel,soru cevap faslı ile sona erdi.
Editör: İsmail KAYA