Sitemizin yazarlarından Kemal Çetinkaya, bir zamanlar hükümetin bitirmek isterken yok olmaya yol alan daha sonra ihtiyaç dahilinde tekrar gündeme kalan Aşiretçiliği kaleme aldı.
Kemal Çetinkaya'nın yazısı:
KADİMAŞİRETLER FEDERASYONU VE AŞİRETLER !
Aşiret kelimesi Arapçadan Türkçeye geçmiş Arapça kökenli bir kelimedir . Aşiret bir dil ve kültür yönünden büyük bir türdeşlik gösteren, birçok sülaleden oluşan, yapısındaki aileler arasında köken, ekonomi, din, kan veya evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik nitelikteki topluluk, oymaktır.
Türkiye'nin özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gün geçtikçe azalan bir eğilim gösterse de hâlen aşiret sistemi bazı ailelerde varlığını sürdürmektedir.
Başlıca bir reisten ve reisin yardımcılarından oluşan aile topluluğu genellikle diğer aşiretlere karşı kendi bölgelerini koruma adına oluşmuştur.
Günümüz Türkiye'sinde aşiretler genellikle ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde varlıklarını sürdürmektedir. Fakat göçler nedeniyle bu aşiret bireyleri başta büyük şehirler olmak üzere ülkenin genelinde ikamet etmektedirler.
Aşiret nasıl oluyor.
1) Topluluğu oluşturan aile ve ocakların aynı atadan gelmesi, 2) Topluluğun, herkes tarafından bilinen belirli bir yerleşim bölgesinin olması, 3) Topluluğun diğer aşiretler tarafından aşiret olarak kabul edilmiş olması.
Orta doğu toplumlarında Araplarda ,Kürtlerde, Türklerde ve diğer millet topluluklarında Beylik ve Aşiretçilik uzun bir süre varlığını korumuştur.
Osmanlı zamanında en güçlü dönemlerini yaşayan beyler ve aşiretler Bedirhan Bey’in 1840 isyanından sonra 2. Mahmut döneminden itibaren beylerin tasfiye süreci başlamış ve 2.Abdulhamit döneminde Hamidiye Alayları Kurularak bey ve aşiret çocukları buralarda değerlendirilerek bu boşluğu kapatmaya çalışılmıştır.
Ulusal Kurtuluş Savaşında bir çok bey ve aşiret reisleri savaşa bizzat katılarak ülkenin düşman işgalinden kurtarılması için mücadele etmişlerdir.
Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber meydana gelen isyan ve sisteme olan hoşnutsuzluklar üzerine bir çok bey, ağa ve aşiret reisi yaşadıkları topraklardan uzaklaştırılarak ülkenin değişik yerlerine sürgün edilmişlerdir.
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı kısımlarında halen aşiret ve aşiretçilik eskisi gibi olmasa da varlığını korumaya çalışmaktadır.
Aşiretçiliğin temelinde bir aileni olması ve aynı atadan / soydan gelmesi bir geçmişinin olması, geçmişte kendi ailesinin aşirete önderlik yapması ve aşiretin sorunları ile hasbihal olan bir gelenekten gelmesi gerekir.
Gönümüzde aşiret ile hiçbir geçmişi ve bağı olmadığı ,aşiret adına dikili bir ağacı ve bin metre toprağı ,aşiret kültürü ve aşiret geleneği olmadığı halde Aşiret adına Aşiret Reisi veya aşiret adına kanaat önderi olarak kendilerini piyasada pazarlayanların hiçbir aşiret ile ilişkilendirilemez ve kabul edilemez.
İktidar halktan, işçiden, köylüden, emekliden, memurdan, esnaftan umudunu kesmiş olmalı ki vadesi geçmiş ve tedavülden kalkalı yüz yıl olan Aşiretlerden ve Aşiret adına hareket ettiğini iddia eden kanat önderlerinden medet uymaya çalışmaktadır.
Benim de doğup büyüdüğüm yer olan Adıyaman için söylüyorum ,Günümüzde Aşiret Lideri veya aşiret adına kanat önderi olarak kendilerini görenlerin bırakın aşireti idare ve kontrol etmeyi kendi soyadını taşıyan aynı aileden anne ve babadan doğan aile bireylerini idare teme kabiliyeti ve iradesi yoktur. Bir kısmının ise zaten bilinen bir aile geçmiş de yoktur.
Sadece kendilerine siyasi rant ve istikbal elde etmek ve iktidara yaranmak için , toplumun önemli değerleri olan aşiret gibi kavramları kullanmaya ve yıpratmaya hakları yoktur.
Devletler ve iktidarlar toplumda geçmişi olan ve değer verilen böyle değerleri sürekli kullanır, işi betince de tedavülden kaldırır veya tasfiye eder. Sizlere acizane tavsiyem geçmişe bakarak biraz ders alın.
Selam ve saygılarımla
Editör: İsmail KAYA