AK Parti Adıyaman milletvekili Adnan Boynukara, Türkiye'nin FETÖ terör örgütüyle mücadele etmeye çalıştığını söyledi.
Boynukara Gündemi Yorumladı

  AK Parti Adıyaman milletvekili Adnan Boynukara, Türkiye'nin FETÖ terör örgütüyle mücadele etmeye çalıştığını söyledi. Boynukara, yaptığı açıklamada, "Türkiye, FETÖ terör örgütüyle mücadele etmeye çalışıyor. Çalışıyor diyorum, çünkü mücadelenin çok zor olduğu açık. Karşımızda, toplumun tüm kılcal damarlarına nüfuz etmiş ve küresel unsurlarca desteklenen bir terör örgüt var. Şeytanlığın her türünün nasıl yapılacağını iyi biliyor. “Büyük Şeytanın” büyüttüğü, yetiştirdiği, eğittiği bir örgüt. Yalan söylemede, iftira atmada, ağlayıp/sızlayıp vicdanları esir almada ne kadar maharetli olduğunu çok iyi biliyoruz. Yerine göre; dine ve dini değerlere bağlı olduğunu, yerine göre ise Batılı ve liberal değerlere bağlı olduğunu vurgulayan bir örgüt. Yurtdışına kaçanlar; “biz Batılı değerlere bağlıyız, iktidarda ise ‘dinci’ bir parti var, o nedenle bizi hedefe koydu” diyor" ifadelerini kullandı. - MÜCADELE NASIL OLACAK    Mücadelenin nasıl olacağına da değinen Boynukara, şöyle devam etti: "FETÖ denilen şeytanı anlamak, oyunlarının farkına varmak ve bu oyunları bozmak zor. Ama imkansız değil. Bunu başarabilmek siyasi birikim ve omurgalı bir siyasi duruş şart. Bununla birlikte, yürütülen mücadelenin ülkenin ve milletin beka sorunuyla doğrudan ilgili olduğunu görmek lazım. Bu mesele, şahsi bir mesele değil. Şahsi mesele olmadığı için bireysel mağduriyetleri odağa alan vicdan merkezli değerlendirmeler bizi yanlış yere götürür. Bu mücadele, küresel özelliği olan bir terör örgütüne karşı yapılmaktadır. Bunun anlamı; bir yandan terörle mücadele, öte yandan siyasal bir mücadelenin zorunlu olduğudur. Yargı; terör örgütünü ve suça karışanları, işledikleri suçlar üzerinden yargılar. O ayrı bir mecra. O mecraya ilişkin diyeceğimiz tek şey; haklı ile haksız, suçlu ile suçsuz ayrımına özen gösterilmesidir. Tek bir kişinin dahi, haksız yere mağdur edilmesine izin verilmemesidir. Bu anlamıyla yargıya düşen, hukuku titizlikle işletmektir. Çok sık kullanıldığı için tekrarlayayım; yargı “yaşın yanında, kuru da yanar” diyemez. Yargı, kuru ile yaşı özenle ayırmalı. Ama siyaset kurumunun verdiği mücadele farklı. Siyaset kurumu, toplumsal ve küresel zeminde mücadele veriyor. Siyasi mücadele, yargılama değildir. Siyasi mücadele toplumu bilgilendirme, toplumun hakkını koruma, ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri yapma ve bir daha bu tür örgütlerin ortaya çıkmaması için ülkeyi iyi yönetmektir" - SİYASİ MÜCADELE ZOR   Siyasal mücadelenin de zor olduğuna dikkat çeken Boynukara, "Kuşkusuz ki çok zor. Siyasi mücadele vermek için öncelikle oynanan oyunu, net olarak görmek ve anlamak şart. Bunu anlamadan, mağduriyetler ve dolayısıyla da vicdanlara dönük konuşmak, tutum almak doğru olmaz. Bu; büyük oyunu görmeden vicdanlara tuzak kurmak anlamına gelir. Büyük oyunu göremezsek, yok sayarsak, toplumu vicdan azabı içinde bırakırsak büyük yanlış yaparız ve sonrasında yeni hayal kırıklıkları yaşarız. Vicdan önemli, ama hukuku işletmek de önemli. Aslında vicdan üzerinden oyun oynamak, sıklıkla başvurulan bir durum. Özellikle kimi aktivistlerin ve bazı örgütlerin sıklıkla başvurduğu bir tutum, farkında olanlar için ise bir oyun. Bunun nasıl işletildiğine iyi bakmak gerekir. Bakın; bir kişi terör eylemine katılıyor, tutuklanıyor ve cezaevinden çıkıyor. Bu süreçte medyadaki kimi unsurlar, bu kişinin şahsı üzerinden güzellemeler yapmaya başlıyor. Övgüler vs. Terör suçu isnat edilerek yargılanan bir kişi, simge haline getiriliyor. Neredeyse rol model olarak sunuluyor. Sonra bu kişi terör örgütüne katılıyor, örgüt liderleriyle boy boy fotoğrafları yayınlanıyor ve çatışmada ölüyor. Kimi mecralar tekrar harekete geçiyor ve olayı masumlaştırarak vicdanlara tuzak kurmaya çalışıyor. İşlenen terör suçu yok sayılıyor, görmezden geliniyor, şahsın yaptıkları ve içinde olduğu terör faaliyetleri gizleniyor. Neredeyse, terörizmi özendirme! İşte bu vicdanlara tuzak kurarak terör faaliyetlerini masumlaştırmadır. Mesela; PKK’nın terör baronları açlık grevi talimatı veriyor. Kimileri bu çağrıya uyuyor. Kimi siyasi ve aktivistler ise “bedenlerini ölüme yatırdılar” gibi cümlelerle konuyu gündemde tutuyor. Açlık grevinin neden olacağı olumsuzluklar işlenerek, örgütün taleplerine cevap verilmesi isteniyor. Bu oyunun kurucusu ve oyunun arkasındaki amaç dikkate alınmadan, eylemin olası riskleri üzerinden toplumun vicdanına tuzak kuruluyor. Bu; terörün farklı bir formatta devam ettirilmesidir" dedi. - İNSANLARIN HAKLARI VAR   İnsanların haklarının olduğunu belirten Boynukara, "Kuşkusuz, herkesin hakları var. Suçüstü yakalanan teröristin dahi hakları var. İlgililer, bu haklara saygı göstermek, kötü muameleden kaçınmak ve hukuku işletmek zorundalar. Siyaset kurumunun ise bunların işletilip işetilmediğini denetlemesi şart. Ama bu durum farklı. Bahsettiğimiz örnekler ise çok farklı. Kısaca ve net bir ifadeyle tekrarlayayım. İnsanların sahip olduğu doğal haklar üzerinden vicdana seslenmek ve bu hakların takipçisi olmak farklı. Hukukun işlemesi sürecini sabote etmek için vicdan üzerinden operasyon çekmek çok farklı. Asıl olan; hak arama çabalarında, terör örgütlerinin kullandığı dile ve yaklaşıma teslim olmaktır. Vicdanlara oynayarak, tuzak kurarak FETÖ terör örgütünü ve millete yaşattırdıklarını yok saymak, hafifletmek veya aklamak büyük bir hata olur. Hakkı yenen insanların hakkını arayalım. Adaletin işlemesine özen gösterelim. Ama FETÖ’nün kirli ve sinsi emellerine de alet olmayalım." diye konuştu. - CHP'NİN YÜRÜYÜŞÜ   CHP’nin yürüyüşüne de değinen Boynukara, konuşmasını şöyle tamamladı: "Eylemlerde asıl ayırıcı unsur, şiddete karışmamak ve şiddeti yüceltmemektir. Bu iki unsur olunca, kategorik olarak sorun yok. Bu noktada; eyleme gerekçe olarak sunulan olaya bakmak lazım. İsterseniz birkaç noktanın altını çizelim. Birincisi; MİT tırlarına yönelik operasyon, FETÖ kalkışmasının ve Türkiye’nin içine yönelik kuşatmanın ayaklarından birisiydi. İkincisi; tırlardan elde edilen görüntülerin, ulusal güvenlikle ilgili olduğu ve yayınlanmaması gerektiğine ilişkin mahkeme kararı var. Üçüncüsü; buna rağmen, görüntüler ve kayıtlar gazeteye servis edildi. Yani suç olduğu bilinmesine rağmen yapıldı. Dördüncüsü; gazete ise suç olduğunu bilmesine rağmen haberleştirdi. Şimdi hukuk devleti ne yapacak? Kuşkusuz ki, suça ilişkin süreci işletecek. İsmi geçen kişinin bu işle ilgisi olmadığı söyleniyorsa o farklı. Ama olayın kısa özeti bu. CHP bu gerçeğe rağmen olayın arkasında duruyor ise durum farklı. İşte o zaman, eylemin amacı sorgulanır hale geliyor. Şimdi bu açıklık üzerinden soruyorum; CHP masum bir eylem mi yapıyor, yoksa vicdanlara tuzak mı kuruyor?"

Editör: İsmail KAYA

Bu Habere Tepkiniz Nedir? Bu haber 2017-06-22 13:24 tarihinde yayınlandı. 3673 Defa okundu.