Dünle birlikte gitti, cancağızım. Ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Yazıma büyük düşünürün kısa bir sözüyle başlamak istedim zira büyük sözler büyük tecrübelerden ortaya çıkar.
Değişime uğramadan duran hiçbir şey mevcut değildir.
Varolan her şey mutlak değişime maruz kalmaya mecburdur tek şey hariç, değişimin kendisi.
Heraclitusun da dediği gibi ‘değişmeyen tek şey değişimin kendisir’.
Cansız ve amaçsız görünen tohum fidana ordan da ağaca dönüşür.
Bedenince yüzlerce canlıya ev olur meyvesiyle hayat olur gölgesiyle şifa olur.
Embriyo gelişir doğar ve kusursuz yeteneklere ve düşünme gücüne sahip insan olur.
Zaman, tarih sürekli değişir bir saniye öncesine dahi dönmek mümkün değildir.
Denizde ki bir damla su bile buharlaşır değişir ve yağmur olarak yağar.
Değişimi kabullenmek onunla uyum içinde olmanın ilk kuralıdır.
Değişimi bir ceza, engellenemeyen, tutulamayan bir güç olarak görmektense yeni fırsatlar, bize sunulan yeni başlangıçlar olarak görmek uyum içinde olmaktır.
Doğan her güneş yeni bir fırsattır. Saatte değişen her rakam yeni bir şanstır.
Yeniden başlamaktır.
İnsanın aldığı her yaş keşfetmesi gerekilen yeni bir versiyonudur. Değişim yeniliktir.
Yenilikten korkmak ve kaçmak yerine ona kucak açmak gerekir.
Değişim bilinmezliğe götürür. İnsan alışkanlıklarından kopmak istemez.
Eski ama bildiği kötüyü yeni ama bilmediği iyiye tercih eder. Ancak sır bilinmezlikten korkmakta değil onu keşfetmekte yatar.
Herhangi bir yerden veya her yerdem başlayabiliriz. Yeter ki orada bir değişim olsun ve bu benimle başlasın.
M.Ferguson