Biz basın mensupları siyasete çok bulaşmak istemeyiz, hatta parti içi siyasetinden uzak durmak isteriz. Ama bu bir gerçektir ki gazeteciler siyasetten arındırılmış bir çizgi gütmeleri imkansız.
Çünkü toplumu ilgilendiren her konunun içinde olmak zorundadır gazeteci.
Malumunuz kısa bir süre önce AK Parti Kahta teşkilatından Abdulvahap Can, İl başkanı Faruk Bülent Kablan ile ilgili bir metin yazmış ve kamuoyuna duyurmuştu.
İçeriği sadece bir kardeşin abisine sitemi denilecek kadar başka emel gütmeyen bir serzeniş idi.
Yazı bizde olduğu gibi bir çok medya sayfasında yayınlandı.
Bu yazı üzerine AK Parti Adıyaman İl Başkanı ile Kahta İlçe Başkanı arasında yaşanan kırgınlıkların sesini hepimiz duyduk.
Süreç böyle başladı.
Sonra devamı geldi, o yazıyı İlçe Başkanı yazdırdı diyenler, İl ile ilçe Başkanlıkları bir birine savaş açtı diyenler.
Yazıyı acele ile Crtrl+C yaparak gönder tuşuna acil basanların sayısı bir hayli fazla imiş.
Aynı aileden görünüp, kavga bekleyenler ne çok imiş.
Yusuf’un kuyuya düşmesini çok kişi sabırsızlıkla bekliyormuş.
Bu konuyu daha çok deşmeden asıl yazmak istediğim konuya geçmek istiyorum.
Başta söyleyeyim Abdulvahap Can kardeşimiz ne kadar mahallede ki kardeşimiz ise İl Başkanı Faruk bey’de en az 30 yıllık geçmişe dayanan bağımızın olduğu değerli bir abimiz, düşünce ve kişiliğini, partiden önceki duruşunu ve geçmişini severiz sayarız.
Parti içi sorunlara medyaya taşınmaz bunun bir bedeli olmalı diyenler galiba hala eski Türkiye isteyenlerdir.
Parti içi muhalif konular halka yansıtılmadı diyenler galiba Bülent Arınç’ı, Şamil Tayyar’ı, Mehmet Metiner’i, Özlem Zengin’i Savcı Sayan’ı, Orhan Miroğlu’nu ve ismini sayamadığımız onlarca AK Partiliyi takip etmiyor demek.
Metiner ile Bakan Soylu’nun zıtlaşmalarını duymayan kalmadı?
Ama ne Metiner nede Soylu onu kin yapıp cezalandırma yoluna gitmedi.
Tabi ki demokrasinin gereği aynı parti çatısı altında olanlar bazı konularda değişik düşüne bilir, aykırılık olabilir.
Şimdi terörsüz Türkiye inşa etmek için devletin nasıl bir politika güttüğünü hepiniz görüyorsunuz. Bayramlarda yüz yüze gelmemek için çaba gösterenler bugün kardeşlik köprünün inşası için her şeyi yapmaktadırlar.
Bahçeli ve DEM’liler başka ülkelerin kuklaları olmak yerine baraber kardeşçe yaşamanın mümkün olduklarına inandılar ve adeta sessiz bir devrim yaptılar.
Şimdi bizler de ülkede bunlar olurken, Abdullvahap Can isimli heyecanlı, imanlı ve temiz yürekli kardeşimizi İl Başkanı dava adamı Faruk Bülent Kablan’a içinden geçen sitemi yazdığı için linç etmenin, partiden uzaklaştırmaya çalışmanın, cezalandırmanın kimseye bir faydası olmaz ve büyük bir ayıp olur.
Metiner abimiz bu konuyu kaleme aldı, yetmedi memlekete gelerek büyütülmeye çalışılan ateşi kendi eli ile söndürmeye çalışma çaba ve duruşunu görmek lazım.
Abdulvahap kardeşimize düşen Faruk abisine gereken hürmet ve kırdığı kalp için özür dilemesi Faruk beye düşen Abdulvahap kardeşimize kucak açmak, makam ve mevki gururuna yenik düşmemek ve çevreden bu ateşe odun taşımak isteyenlere de pirim vermemek olur.
Bu konun burada çözülmesi lazım.
Ankara o kardeşliğin ve barışın kalıcı olarak inşası için kadar yoğun bir savaş veriyor ki, bu gibi basit konuları oralara taşımak nahoş olur sanirim.
Artık bizi düşen çepeçevre bizi saran fitne odaklarına karşı yekvücut olmaktır. Çevre ülkelerde ki ateşi hepimiz görüyoruz.
Bu ülke yarım aşırı aşkın bir iç çatışma sorununu çözmeye ve yeni güçlü bir ülke için bir çok şeyin üzerine toprak atarken bizlerin basit hesap ve çıkarlar peşine düşmemiz abes olur.
Dem kardeşlik ve birlikte yaşama anıdır.
Selam ve dua aile