Son 10 adım 9 8 7 6 az kaldı 5 4 3 2 1 ve nihayet evdeyim.
Dışarıda ki keskin soğuk damarımda akan kana kadar işlemişti. Soğuğa nice şiirler yazılmış kardelene nice sevgiler beslenmişti. Haksız değillerdi soğuk güzel olmasına güzeldi ama sıcak evi olana güzeldi.
On dakikalık bir yürüyüşte bile soğuk kat kat kıyafetlerimin içine bir hançer misali saplanmıştı. Peki ya sokaklarda ki çocuklar nasıl atlatıyordu bu kışı, bu nefret dolu ayazı ?
Bizler kalın kıyafetlerimiz, sıcak evlerimize rağmen şikayet ederiz soğuktan peki ya ince bir kıyafet, yırtık bir terlikle sokaklarda, sınırlarda olan çocuklar ne derler kışa ?
Sıcak bir kahve belki çay içimizi ısıtır, tüm soğuğu unuttururdu elbet. Kim, ne unuttururdu bu çocuklara bu soğuğu ?
Sanatçılara tüm ihtişamıyla ilham olurken çocuklara nasıl davranıyordu peki ?
Bedenlerinin buz tutmasına rağmen sıcacık kalpleri olan bu çocukları nasıl teselli etmeli ,ne demeli ?
Kış diyorum adamına göre mi muamele etmekte ?
Küçük eller, ince cılız vücutlar, ailelerine evlerine özlem dolu gözler ve sıcak yuvalara imrenen kalpler işte bunlardı bahsetmek istediğim. Kışın soğuğunu ısıtacak tek şey merhamet olsa gerek. Uzatılacak küçük bir yardım eli insanların hayatını kurtarır.
Unutmayalım kışın merhametini esirgediği çocukları.
Karanlık çökmüş yine.
Çekip atmak istiyorum kışın şu gecenin örtüsünü.
Güneşe seslenmek, sesimi duyurmak istiyorum.
Gel çabuk gel ve merhametinle yoğurduğun sıcaklığını yağdır üşümüş çocuklara.
Gitme ne olur ?
Gitme ki üşümesin hiçbir çocuk. Umut dolu bakışlar kaybolmasın karanlığın içine. Sıcak nefesleri kışa meydan okurcasına çıkmaya devam etsin. Hiçbir çocuğun adı silinmesin şu dünyadan.
Tüm bunların suçlusu soğuk ayaz mıydı biz mi ?
Soğuk olan hava mıydı kalplerimiz mi ?
Merhametsiz olan kış mıydı insan mı ?
Güneş doğacak mıydı yoksa cihan ebediyen bu karanlığa mahkum mu kalacaktı ?