Osmanlının Anadolu Coğrafyası üzerindeki etnik yapılara ait yerleşim yerleri ve coğrafi yer (Dağ, Tepe, Göl, Akarsu vb.) adlarının değiştirilmesi girişimi 19. Yüzyılın ortalarında başlayıp anılan yüzyılın sonlarına doğru hız kazanır. Bu yıllar İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin de güçlenmeye başladığı yıllardır.
Güçlenme sürecine baş döndürücü bir hız kazandıran cemiyet, İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla (23 Temmuz 1908) birlikte Osmanlı’nın siyasi ve idari yapısını ele geçirir. Cemiyet Kadrolarının Anadolu coğrafyası üzerinde Türk-İslam sentezini temel alan bir ulus yaratma idealleri vardır. Bu vesileyle yönetimin tepe kadrolarına cemiyetin de tepesinde olan şahıslar yerleşir. Tarihte “troyka” (üçlü) olarak anılan bu radikal öncü şahıslar Enver Paşa, Talat Paşa ve Hasan Cemal Paşalardadır.
Üçlü, devlet yönetimi ve askeriyeyi tümüyle denetimi altına aldıktan sonra Anadolu coğrafyasını Türk-dışı unsurlardan temizleme faaliyetine girişir. Bilindiği üzere faaliyetin ilk kurbanları Ermenilerdir. Gizli ve kayıt dışı plan gereğince Ermenilerden sonra sıra Kürtlere gelecektir. Ancak Kürtlere uygulanacak temizlik harekâtında Ermenilere uygulanandan farklı bir yöntem benimsenmiştir. Buna göre Kürtler Anadolu dışına sürülmeyerek bulundukları yerde tenkil (Cezalandırma) yoluyla tedib (Terbiye etme) edilecektir. Harekata eş zamanlı olarak, Kürtlüğü hatırlatan tüm maddi ve manevi kültür unsurları ortadan kaldırılıp hızlı bir asimilasyon sağlanacaktır. Devrin derin devlet yapısı değişim planlarını bu çerçevede kurgular ve uygulamaya koyar.
Plana uygun olarak geliştirilen söylem ve eylemlerde, Kürt diye bir ırkın, bu ırka ait bir tarih ve kültürün olmadığı “çakma” belge ve gülünç tezlerle kanıtlanmaya çalışılır. Bu arada, tezlerini boşa çıkaracak somut kanıt ve dayanaklar da sistematik bir şekilde ortadan kaldırılır.
Bu çok yönlü operasyonun önemli ayaklarından biri, etnik unsurların kültür ve tarihiyle doğrudan ilişkili olan yerleşim yeri ve coğrafi yer adlarının değiştirilmesidir. İttihat ve Terakki’nin başlattığı kapsamlı operasyon, Cumhuriyet Hükümetleri tarafından da aralıksız devam ettirilir. Özellikle Demokrat Parti iktidarı döneminde hızlı ad değiştirmeye olanak sağlayan tüm yasal düzenlemeler yapılıp uygulama faaliyeti doruk noktasına çıkartılmıştır.
Daha önceki birkaç yazımda “yerleşim yerleri” adlarının değiştirilmesi, yerleşimlerin eski-yeni adlar konusunda detaylı bilgiler verilmişti. Bu yazıda ise Kâhta mıntıkasında adı değiştirilen birkaç coğrafi yer (Dağ, tepe, nehir, ova vb.) konusunu ele alacağız.
İçişleri Bakanlığının 1977 baskı tarihli kitapçıkta, başlangıç veya uzantıları Kâhta ilçesi sınırları dahilinde bulunan üç coğrafi yerin adının değiştirildiği görülüyor. Bunlar; Kürtçe Alfabesi’yle Çiyayê Bêli, Çiyayê Enkarê ve Çiyayê Hellofê’dir.
Çiyayê Belî: Çiyayê Belî, üzerinde Nemrut Tümülüs’ün bulunduğu dağdır. Osmanlı kayıtları ve eski haritalarda “Beli Dağı” olarak geçer. Kürtçe’de “beli”, bir yer üzerinde oluşan “çıkıntı” veya “kambur” anlamına gelir. İsim Kürtçedeki bu anlamıyla dağın biçimini çok güzel tasvir etmektedir. Başka bir ifadeyle coğrafi yer ile kendisine verilen adı arasında çok iyi bir uyum vardır. Ne yazık ki bu uyum hiç dikkate almadan Kürtçe dilindeki yazılışıyla Çiyayê Bêli GÖRDÜK Dağı olarak değiştirilmiştir.
Çiyayê Enkarê: Kürtçe Alfabe ile Çiyayê Enkarê şeklinde yazılan bu dağ resmi kayıtlarda Ankar Dağı olarak geçer. Eski Kâhta’nın Doğu ufkunu oluşturan Ankar, Qazaz (Kazaz, Kıran) ve Çırıkan’ın güneydoğu mevkiinden geçerek Siverek’e doğru uzanır. Nemrut Dağı da bu silsilenin içindedir. Çiyayê Enkarê, bölgedeki birçok köy mıntıkasını belirleyen önemli bir referans dağıdır. Buna rağmen ismi ESENTEPE olarak değiştirilmiştir. Bu yeni ad dağın fiziki ve coğrafi yapısını çağrıştıracak hiçbir özellik taşımamaktadır.
Hellof Dağı: Hellof, Cendere Köprüsü’nün kurulu olduğu yerden başlayarak Adıyaman’ın Kuzeyine kadar uzanan dağ silsilesidir. Eteklerinde bulunan yerleşik ahali dağın lokal bölgelerine farklı isimler vermiştir, ama esas olarak bölgede ve yüzlerce yıllık harita ve belgelerde Hellof Dağı olarak geçer. Dağın adı YARLICA olarak değiştirilmiş ki bu da hiçbir benzerlik çağrışımı yaratmamaktadır.
Mustafa KAYAHAN/Kâhta Haber
Kaynak: Yeni Tabii Yer Adları 1977, T.C. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü